1. (a) karşı gelmek/olmak/durmak, muhalefet etmek, kafa tutmak.
    She went against her mother. (b)
    aykırı/aleyhinde olmak, aleyhinde sonuç vermek.
    The case may go against you.
...'e aykırı olmak Fiil
isteğine karşı olmak Fiil
birinin aleyhine olmak Fiil
kontra gitmek Fiil
davacı aleyhine konuşmak Fiil
akıntıya karşı kürek çekmek Fiil
birinin emirlerine karşı gelmek Fiil
karşı gelmek, aleyhinde çalışmak, muhalefet etmek.